logo

Görevden Almada Yüksek Maaşlı Yeni Dönem

Görevden Almada Yüksek Maaşlı Yeni Dönem

TBMM'de Kurban Bayramı Sonrası Yoğun Mesai-kamumemurlar.com

TBMM Genel Kurulu, 20 Şubat 2014 tarihinde, terörle mücadele kanun tasarısının görüşülmesi sırasında, mahkeme kararlarının nasıl uygulanacağı konusunda önemli bir değişiklik yaptı. Bu değişiklikle birlikte görevden alınanlar için yüksek maaşlı farklı bir müşavirlik sistemi oluşturulacağını söyleyebiliriz. Nasıl olduğunu açıklayalım.

Yapılan düzenlemede neler yer alıyor?

‘MADDE 18- 2577 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş ve (4) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

‘Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekaleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya, boş olmaması halinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir. Eski kadro ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda, bu fark 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 91’inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödenir.’

‘4. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.’

Bu düzenlemenin gerekçesinde ise şu hususlara yer verildiğini görüyoruz; Önergeyle, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen atama, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak idari yargı mercilerince verilen iptal ve yürütmenin durdurulması kararlarının yerine getirilme usulü ile bu kapsamdakilerin mali haklarının korunmasına ilişkin düzenleme yapılmakta olduğu ifadesine yer verilmiştir.

Düzenleme hem eksik hem de bünyesinde ciddi sıkıntılar barındırıyor

1. Sıkıntı: Önce eksiklikten başlayalım ve bir örnekle konuyu açıklayalım. Bir genel müdür yardımcısı değişik nedenlerden dolayı görevden alınmış ve yerine başka bir atama yapılmış olsun. İlgili hem görevden alınmasına hem de yerine yapılan atamaya dava açar ve dava lehine sonuçlanırsa idarenin mahkeme kararını yerine getirmekten başka seçeneği kalmayacaktır ve sonra yapılan atamada iptal edilirse ilgilinin genel müdür yardımcılığına atanması yapılmak zorunda kalınacaktır. Yani düzenleme sadece görevden alınan kişiye yönelik bir düzenleme olup, yerine yapılan atamanın dava konusu yapılabileceği seçeneğini düzenlememiştir.

2577 sayılı Kanun’un 2’nci maddesi gereğince, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabilmektedir. Dolayısıyla yerine yapılan atama ilgililerin menfaatlerine aykırı olacağı için dava konusu yapılabilecektir. Bu durumda ise yapılan düzenleme bir işe yaramayacaktır.

2. Sıkıntı: Bir görevden alma davasında mahkeme yürütmeyi durdurma veya iptal kararı verse dahi, kişinin eski görevine dönebilmesi için kadronun boş olması gerekmektedir. Eğer kadro boş değilse memur kazanılmış hak aylığına eşit bir göreve atanacak ve eski göreviyle yeni görevi arasındaki maaş farkını alacaktır. Düzenlemede yer alan kazanılmış hak aylık derecesi muğlak bir ifadedir. Kaldı ki aynı ifadeler 657 sayılı Kanun’un 76’ncı maddesinde de yer almakta olup, bütün atamalarda ve görevden almalarda kullanılmaktadır. Bu maddede aynen; ‘Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68’inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler’ ifadesine yer verilmiştir.

Halbuki idari yargı, kanunda yer alan açık ifadeye rağmen yapılan görevden alma işleminde kamu yararı ve hizmet gereklerine uyulup uyulmadığını aramaktadır. Şayet böyle bir sorgulama yapılmazsa ¼’üncü derece ve kademede bulunan bir genel müdür, ¼ derecedeki bir uzman kadrosuna veya mühendis (mühendis olabilecek durumda ise) kadrosuna veya ¼ derecedeki başka bir kadroya atanır ve kimse hiçbir şey diyemez. Çünkü, atanılan kadroların kazanılmış hak aylık derecesi ¼’dür. Bu haliyle de kanuna uygun bir atamadır. Ancak, böyle bir atama idari yargıdan dönmektedir. Şimdi idari yargıya kızalım mı yoksa elimizi vicdanımıza koyarak genel müdür veya genel müdür yardımcısı olarak uzun yıllar görev yapmış birisinin ¼’üncü dereceli bir kadroya atanmasını sineye mi çekelim?

3. Sıkıntı: görevden alınıp da idari yargıya gidenler emekli oluncaya kadar eski kadrosunun maaşını almaya devam ederken idari yargıya gitmeyenler atandığı kadronun maaşına talim edeceklerdir. Yani yüksek ücretli ama yetki ve sorumluluğu olmayan yeni bir memur sınıfı oluşturulacaktır.

Ahmet Ünlü’nün yazısının devamını okumak için tıklayınız.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ

2+1 = ?

Güvenlik Kodu * Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

Etiketler:, , , , , , , , , , , , ,