logo

Koronavirüs Salgını Dönemlerinde Ramazan

Koronavirüs Salgını Dönemlerinde Ramazan

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19, sağlık açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Ramazan ayının yaklaşmasıyla Müslümanlar da salgın dönemlerinde orucu nasıl geçireceğini merak ediyor. Detaylar haberimizde…

Dünyanın ve Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesi koronavirüs. Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19 salgını, dünya çapında hastalar ve sağlık sistemleri için benzeri görülmemiş zorluklar ve tehditler doğuruyor.

Dünya Sağlık Örgütünün pandemi olarak kabul ettiği koronovirüs , ülkemizde de önemli sağlık tehdidi oluşturuyor. Bu kapsamda Türkiye, koronavirüs tedbirlerini her geçen gün artırıyor. Önlemlerini alarak evde kalan vatandaşlarsa yaklaşan Ramazan ayıyla beraber, oruçları nasıl tutacağını merak ediyor.

Ankara Medipol Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevin Şanlıer, bu süreçte merak edilenleri sizler için cevapladı:

“Öncelikle koronavirüsün bulaşmasını tek başına engelleyebilecek veya tedavi edebilecek herhangi bir besin yok. Ancak sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite ve düzenli uyku bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinmekte. Hiçbir besin zehir değil hiçbir besin de mucize değil. Ancak bir besin ögesinden çok yüksek miktarda tüketmek yerine, çeşitli besinlerden yeterli ve dengeli miktarda tüketmek hem makro ve mikro besin ögeleri ve hem de diğer diyet bileşenlerinin de alınması sağlanmalı.”

COVID-19 döneminde oruç tutarken nelere dikkat edilmeli

“Ramazan maddi ve manevi arınma ayıdır. Aç kalmaya değil kendini, bedenini ve nefsini disipline etmeye odaklanma zamanı. Hem zor günler yaşadığımız dönemde hem de ramazan süresince beslenme alışkanlıklarımızdan uyku düzenimize kadar hayatımızın rutinlerinde pek çok değişiklikler yaşanıyor.

Ramazan’da beslenme şekli ve yemek saatlerinin değişmesi, sınırlı sürede çok yemek yenmesi, yenilme ihtiyacı duyulması, hareket azlığı gibi nedenler ağırlık kazanmayı kolaylaştırır. Aslında 15-16 saat hiçbir şey yememesine rağmen gün boyu çok daha az enerji alındığı halde vücut ağırlığının artması gerçekten ilginçtir. Zira Ramazan süresince metabolizma yavaşlıyor, vücut azla yetinmeye odaklanıyor, tasarrufa geçiyor, cimri gen alınan gıdaları depolamaya endeksleniyor, alınan enerji de yakamadığı için gün boyu hareketler kısıtlanıyor.”

Öğünler düzenli olmalı

Prof. Dr. Nevin Şanlıer, Ramazan ayı ve koronavirüs günlerinde sağlıklı beslenme için şunları öneriyor:

“Öğünler sahur ve iftar olmak üzere 2 ana öğün ile iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla 2 ara öğün olarak düzenlenmesinde fayda vardır. Hızlı ve çok miktarda yemek yemek sindirim sistemimizi zorlayacağından yemekler yavaş yavaş az porsiyonlarda tüketilmelidir. İftar ve sahurda birden aşırı miktarda ve ağır yemekler yenildiğinde hazımsızlık ve gaz şikâyeti olabilir. Bu nedenle iftarda çorba, yoğurt, salata gibi hafif yemeklerle başlangıç yapılıp 25-30 dakika sonra ana yemeğe geçilmesi sindirim sistemimizin daha çabuk besinleri tolere edilmesini sağlar.

Tuz tüketimine dikkat edelim: Tuz alımını mutlaka azaltmalısınız. Besinlerin bünyesinde bulunan sodyum miktarı vücudumuz için yeterlidir. Fazla tuz alımı vücudumuzda su tutulumuna neden olarak şişkinlik yaratabilir ve aynı zamanda susamamıza da neden olur.

Su tüketimini artıralım: Sıcaklıkların ve Ramazan’ın etkisiyle artan terle birlikte su ve mineral kaybı sonucu, bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri de görülebilmektedir. İftar ile sahur arasında mutlaka tek başına 10-12 bardak (2-2,5 litre) su tüketilmelidir. Açık çay, bitki çayları ilave olarak tüketilebilir. Ancak kafein içeren çay, kahve ve diğer içecekler sıvı ihtiyacını karşılasa bile su yerine geçmez.

Tatlı tercihlerimize dikkat edelim: İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; yazın daha sıklıkla sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi, dondurma gibi) veya meyve tatlıları tercih etmek daha sağlıklıdır.

Kullandığınız yağ çeşidi ve miktarına dikkat edelim: Yemeklerde bitkisel sıvı yağlar (ayçiçeği, fındık yağı, zeytinyağı, mısırözü vb.) kullanılmalı, etli yemeklere ekstra yağ eklenmemesi çok olumludur. Besinleri pişirirken kızartma ve kavurma yöntemi yerine haşlama, ızgara ve fırında pişirme tercih edilmelidir. Yemeklere bol bol nane, maydanoz, soğan gibi lezzet vericiler eklenmelidir.

Kabızlığı posalı besinler tüketerek önleyin: Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için yemeklerde posa oranı yüksek besinler (sebzeler, kurubaklagiller, tam tahıllar ve tam tahıllı unlardan yapılan ürünler gibi) ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmelidir.

Pastırma, sucuk ve salam vb. yiyecekleri tercih etmeyin: Pastırma, sucuk, salam, gibi şarküteri ürünleri, kızartma, kavurma vb. yağlı yiyeceklerden, hamur işleri, acılı ve baharatlı yemeklerden, şerbetli-kızarmış tatlılardan mümkün olduğu kadar uzak durun.

Çavdar-kepek/tam tahıldan yapılmış ekmek ve pideyi tüketin: Ramazan’a özel Ramazan pidesinin orta boyunun sekizde birlik bir diliminin (1/8) bir dilim ekmek yerine geçtiğini bilerek, uygun miktarlarda tüketebilirsiniz, ancak beyaz unla hazırlanmış sıcacık pide kan şekerinizi hızla yükseltir ve kısa süre içerisinde aynı hızla kan şekerinin düşmesine neden olur.

Bu nedenle beyaz undan yapılmış pide yerine kepekli, çavdar, tam buğday gibi esmer ekmeklerin tercih edilmesi ya da pide satın alırken tam buğday unuyla yapılanları tercih edilmesi tokluk hissi sağlaması bakımından daha uygun olacaktır.

Yemekleri yavaş yiyin: Yemekleri hızlı yemekten kaçınalım yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yiyelim.

Çay ve kahve içmenin de bir zamanı var: İftar sırasında yemekle birlikte çay ve kahve içmek yemeklerden alınan vitamin ve mineral emilimini engeller. Bu nedenle çay, kahve yemekten en az 45–60 dakika sonra içilmesi vitamin ve minerallerin vücudumuzda emilmesi ve kullanılmasını kolaylaştırır, yararlılığını artırır.

Ramazan’da reflüye dikkat: Ramazan ayında çok rastlanılan ve mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflüden korunmak için kahve, kakao, çikolata, yağlı besin, salçalı, ketçaplı ve acı baharatlı yiyeceklerden kaçının.

İftardan sonra yürümeye çalışın: Yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak, bağırsak hareketlerini düzenlemek ve kan şekeri dengesini sağlamak için iftardan 1–1.5 saat sonra, evimizin içinde 2, 3 kez 10-15 dakika süresince yürüyüş yapmak hem hazmın kolaylaşması hem vücut ağırlığının korunması hem de kas, kemik, eklem, kalp-damar vb sağlığımız için oldukça faydalı.”

Etiketler: » » » » » » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ

10+4 = ?

Güvenlik Kodu * Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

Etiketler:, , , , , , , , , ,