Son Dakika
Hz. Ömer İslam dinin ikinci halifesidir. Müminlerin emiri olarak bilinmektedir. Adaletli olması ile bilinmektedir. Fil vakasının yaşanmasının ardından geçen on üçüncü senede doğduğu söylenen rivayet vardır. Bir diğer rivayete göre ise Büyük Ficar savaşının 4 sene öncesinde doğmuştur.
Hz. Ömer Kaç Yaşında Müslüman Oldu?
İslamiyet ilk geldiği dönemlerde Kureyşin ileri gelenlerinden bazıları putperestliğe bağlı kalmış hem İslamiyet’e hem de Hz. Muhammed (sav)’e düşmanlık yapmışlardır. Kendi kabilesinden Müslüman olan kişilere işkence yapanlardan biri olan Ömer 616 senesinde Müslüman oldu. Resulallah sav kırk yaşındayken Hz. Ömer (ra) 27 yaşındaydı. Hz Ömer (ra) Müslüman olduğunda ise 32 yaşındaydı.
Hz. Ömer Nasıl Müslüman Olmuştur?
Hz. Ömer (ra) Müslüman olmadan önce Kureyş liderlerinden bazılarının yapmış olduğu gibi İslamiyet’e ve Muhammed (sav)’e düşmanlık eden kişilerden biriydi. Hz Ömer’in Müslüman olma sürecine ait iki farklı rivayet vardır. Neredeyse bütün kaynaklarda bulunan rivayete göre Hz. Hamza (ra)’ın İslamiyet’i kabul etmesinden sonra, Hz Ömer (ra) Peygamberimiz Muhammed (sav)’i öldürmek için yola çıkmıştır.
Yol üzerinde Nuaym b. Abdullah ile karşılaşmış ve kendisine kız kardeşi olan Fatıma ile eşi Said b. Zeyd’in de Müslüman olduğunu söylemiştir. Öğrendiği bu haberler birlikte Hz. Ömer onların evine gitmiştir. Evlerinde Taha suresini okudukları sırada onları bulmuştur ve okuduklarını kendisine vermelerini istemiştir. Fakat isteğinin reddedilmesinin üstüne hem kızı kardeşini hem de eşini dövmüştür. Kız kardeşi Fatıma kendilerine Kuran öğreten ve abisinden saklanan Habbab b. Eret’i çağırmış, abisinin yüzüne Müslüman olduklarını söylemiştir. Hz. Ömer bunun üzerine yumuşamıştır. Müslüman olmaya karar vermiştir.
İkinci rivayete göre şarap içmek için arkadaşlarını aradığı bir gece kimseyi bulamamıştır ve bunun üzerine Kâbe’ye gitmişti. Kâbe’yi önüne alan Peygamber’in namaz kıldığını görmüş ve Kâbe’nin örtüsünün altına saklanıp kendisine yaklaşmıştır. Kureyşlilerin Kuran’ın uydurma olduğunu söyledikleri sözlere karşı inen Hakka suresi 41 – 46 ayetlerini dinleyince Müslüman olmaya karar verir.
Mekkeli müşrikler sık sık kendi aralarında toplanıyor, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İslam’ı tebliğ etmesinden ve Müslümanların sayısının artmasından duydukları rahatsızlığı ifade ediyorlardı. Bir gün yine toplandılar. “Müslümanlar günden güne çoğalıyor. Bu işin sonu kötüye gidiyor. Muhammed’i öldürmekten başka çare yok!” diye konuştular. Ama bu işi kim yapacaktı? Herkes birbirine baktı. O sıralar henüz Müslüman olmamış olan Hz. Ömer (r.a.) ayağa kalktı. “Bu işi benden başka yapacak kimse yoktur.” dedi. Oradakiler Hz. Ömer’i (r.a.) alkışladılar ve bu işe teşvik ettiler. Hz. Ömer (r.a.), Mekke’nin en yiğit ve korkulan kişilerinden biriydi. Ömer b. Hattab (r.a.), Peygamberimizi (s.a.v.) öldürmek üzere arkadaşlarının yanından ayrıldı ve yola koyuldu. Yolda Nuaym b. Abdullah isimli biri, onun heyecanlı ve öfkeli bir şekilde bir yere gittiğini görünce kendisine, “Ey Ömer! Böyle telaşla nereye gidiyorsun?” diye sordu. Hz. Ömer (r.a.), “Muhammed’e gidiyorum. Şu, Kureyş’i ve ilahlarını akılsızlıkla suçlayan, Arap milletinin birlik ve beraberliğini bozan adamın vücudunu ortadan kaldırmaya gidiyorum.” dedi. Nuaym, “Ey Ömer! Zor bir işe kalkışmışsın. Muhammed’in ashabı, yanından hiç ayrılmıyor. Bu işi başarman çok zor. Hadi başardın diyelim, o zaman da Muhammed’in akrabaları olan Abdülmuttalipoğulları’nın elinden kurtulamazsın.” dedi. Hz. Ömer (r.a.), adamın kendisini engellemeye çalıştığını düşünüp öfkelendi ve ona, “Herhâlde sen de Muhammed’in dinindensin. Öyleyse önce senin işini bitireyim.” dedi ve elini kılıcına attı. Bunu gören Nuaym, “Ya Ömer! Önce sen kız kardeşine bak. Kız kardeşin Fâtıma ile kocası Said b. Zeyd de Muhammed’in dinindedirler.” dedi. Hz. Ömer (r.a.) duyduklarına inanamadı. Hemen yolunu değiştirip kız kardeşinin evine yöneldi. O sıralar evde, Habbab b. Eret (r.a.) adlı sahabi, Said b. Zeyd (r.a.) ile eşi Fâtıma’ya (r.a.) Kur’an öğretiyordu. Tâhâ suresi yeni nazil olmuştu ve üçü, evde bu sureyi öğreniyorlardı.
Hz. Ömer (r.a.), kız kardeşinin evine geldiğinde onların Kur’an okuduğunu işitti. Kapıyı şiddetle çaldı. Evdekiler hemen Kur’an sayfasını sakladılar. Hz. Ömer (r.a.) hışımla içeri girdi. Kız kardeşine sordu, “Okuduğunuz neydi?” Fâtıma (r.a.), “Bir şey yok. Kendi aramızda konuşuyorduk.” dedi. Hz. Ömer (r.a.), “Demek ki duyduklarım doğruymuş. Siz de Muhammed’in büyüsüne kapılmışsınız.” dedi. Ardından da hemen kız kardeşinin kocası Said’e (r.a.) saldırdı. Onu dövmeye başladı. Kız kardeşi Fâtıma (r.a.), kocasını ağabeyinin elinden almak istedi ve bunun için aralarına girdi. Ömer (r.a.) ona dabir tokat attı. Fâtıma (r.a.) yere yığıldı ve yüzünden kanlar akmaya başladı. Yüzünün kanadığını gören Fâtıma (r.a.), Hz. Ömer’in (r.a.) yüzüne cesaretle şunları haykırdı: “Ey Ömer! Duyuyor musun? Bil ki ilahlarını terk ettiğim, Lat ve Uzza’yı inkâr ettiğim hakkında sana ulaşan haberlerin hepsi doğrudur. Ben ve kocam, Müslüman olma şerefini kazandık. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Onun ortağı da yoktur. Muhammed onun kulu ve elçisidir. Sen başımızı kessen de biz bu yoldan dönmeyiz.”
Kız kardeşinin kanlar içindeki yüzünü ve inancına bağlılığını gören, onun cesaretle kendisine haykırışını işiten Ömer b. Hattab (r.a.) yumuşadı. Hz. Ömer’in (r.a.) kalbine bir merhamet ve incelik geldi. “Okuduğunuz şeyi bana getirin.” dedi. Ağabeyinin, Kur’an ayetlerinin olduğu sayfayı yırtacağını düşünen Fâtıma (r.a.), önce onu getirmek istemedi. Hz. Ömer (r.a.), “Söz veriyorum, bir şey yapmayacağım. Size geri vereceğim.” deyince Tâhâ suresinin olduğu sayfayı ona verdiler. Hz. Ömer (r.a.) sayfayı eline alıp okumaya başladı. Okuduklarından çok etkilendi. Kur’an-ı Kerim’in ayetlerindeki belagat, içeriğindeki anlam derinliği ve ifadelerindeki tatlılık Hz. Ömer’in (r.a.) kalbine işledi. Kalbi İslam’a ve Müslümanlara öfkeyle, düşmanlıkla dolu olan Hz. Ömer (r.a.), o anda başka bir kişiliğe dönüştü. Kalbi yumuşadı. Gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı. Kız kardeşine ve eniştesine sordu: “Müslüman olmak için ne yapmam gerekir?” Onlar da kelime-i şehadet getirerek putları reddetmesi gerektiğini söylediler. Hz. Ömer (r.a.) kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu. O ana kadar evde saklanan Kur’an öğreticisi Habbab b. Eret (r.a.), saklandığı yerden çıktı ve tekbir getirdi. Hz. Ömer’e (r.a.), kendisinin Müslüman olması için Resulullah’ın (s.a.v.) dua ettiğini müjdeledi.
Hz. Ömer (r.a.), Müslüman olduktan sonra kız kardeşinin evinden ayrıldı. Doğruca Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanına gitti. Allah Resulü (s.a.v.) ve Müslümanlar, o sıralar Mekke’nin biraz dışında bulunan Erkam b. Ebi’l Erkam’ın (r.a.) evinde (Dârü’l-Erkam) toplanıyorlardı. Hz. Ömer (r.a.), Dârü’l-Erkam’a vardı. Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna girdi. Orada kelime-i şehadet getirdi; Allah’tan (c.c.) başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Allah’ın (c.c.) kulu ve elçisi olduğuna iman ettiğini belirtti. Herkes, onun gibi güçlü ve yiğit birinin Müslüman olmasına çok sevindi. Hz. Ömer’in (r.a.) Müslüman olmasıyla birlikte Müslümanlar ilk kez hep birlikte Kâbe’ye gittiler ve burada namaz kıldılar. Müşrikler, Hz. Muhammed’i (s.a.v.) öldürmeye gönderdikleri Hz. Ömer’in (r.a.) Müslüman olduğunu görünce büyük moral bozukluğu ve üzüntü yaşadılar. (İbn-i İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 343-349; İbn-i Sa’d, Kitabü’t-Tabakâti’l-Kebîr, C 3, s. 307-310; Taberî, Tarih-i Taberî, C 3, s. 77-82.) (ORTAOKUL VE İMAM HATİP ORTAOKULU ‘PEYGAMBERİMİZİN HAYATI’ 7 DERS KİTABI,T U T K U Y A Y I N C I L I K, ISBN 978-975-8851-98-0)
Kaynak: Kamumemurlar.com
BENZER HABERLER